Bilgi edindim
Etiketler: bilgi edinme
Baska turlu bir sey benim istedigim, Ne agaca benzer, ne buluta benzer; Burasi gibi degil gidecegim memleket, Denizi ayri deniz, havasi ayri hava; Nerde gorduklerim, nerde o bekledigim kiz| Rengi baska,tadi baska. CAN YUCEL
Etiketler: bilgi edinme

Kamuoyuna,
Etiketler: duyuru
GÜNEŞ bu toprakları çok sever, yazın sonuna gelindiğinde bile kendini gösterir ve o uçsuz bucaksız ovayı ısıtmaya devam eder. Ustaca bir kıvraklıkla ilerleyerek Trakya’yı baştanbaşa dolaş an Ergene Nehri, güneşin ısıttığı bu ovayı sevgiyle sarar. Güneş ve Ergene verimlilik demektir Trakya Ovası için...ERGENE’nin sularını, güneşin kendini cömertçe sunduğu bu verimli ovaya, Türkiye’nin en küçük dört ilçesinden biri olan Pehlivanköy ayrı bir sıcaklık katar. İstanbul’dan Edirne’ye, Trakya’yı tam ortadan biçen E-5 karayolundan 20km. içeride oluşu bile bu sıcaklığı bozamaz.İSTANBUL’dan çıkıp, Lüleburgaz ve Babaeski ilçelerini geçtikten sonra, günebakan tarlalarının arasından Pehlivanköy’e sapıyoruz. Doğanca, Hıdırca ve Kuştepe köylerini ardımızda bıraktıktan sonra ilçedeyiz. Bir bez-afiş karşılıyor bizi ilk: “Pehlivanköy Panayırına Hoşgeldiniz”. İlçe merkezine çok uzak olmayan panayır alanı hemen seçiliyor. “Bir başka çadır kent”.
Diğer köylerin kurulması 1877 Osmanlı-Rus savaşından sonraya rastlar. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında, Gazi Osman Paşa komutasında yapılan Plevne savunmasına rağmen, Çatalca önlerine kadar ilerleyen Rusların önünden kaçarak bölgeyi terk eden halkın yerine, savaş sonrası imzalanan Ayastefanos antlaşması ile Bulgaristan’ın İzver ve Lofça bölgesinden göç eden Türkler gelip yerleşirler. Göçler nedeniyle bölgeden ayrılan Çerkez kabileleri, bu bölgeyi “Pavli” ya da “Pavlu” olarak adlandırmışlar.Etiketler: dizi
Kaos GL, 17–20 Mayıs 2007 tarihleri arasında Ankara’da gerçekleşecek olan “2. Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma” için bir afiş yarışması düzenliyor. Yarışma homofobik olmayan bütün tasarımcılara açık!Etiketler: etkinlik
Kahvaltılı Atölye:
Etiketler: etkinlik
Geçen haftalarda BirGün gazetesi okur temsilcisi Adnan Genç ile buluşup BirGün üzerine konuştuk. Kosesine tasidiklarini isiznle paylasmak istedim.
Bursa’nın birinci derece tarım arazisi ve RAMSAR sözleşmesi kapsamında koruma altında olması gereken sulak arazilere sahip Bursa Nilufer ilcesi Fadıllı Köyü’ne yapılmak istenen Mermer Ocağına köylüler karşı çıkıyor. Fadilli koyunde 120 hane 600 kisi 3.000 da tarim arazisi,ticari olarak ihracata yonelik incir, verimli zeytinlikler ,diger meyve agaclari ve sebze uretimi yapmakta. Isomer'in Ankaradan ruhsat almis olmasina ragmen koylu ocagi istemiyor, izin verilmis olmasina asiri tepkili, nobetci hakim ve 2 bilirkisi incelemesi sirasinda da tepki koymuslar.Bilirkisi raporunda "kus ureme donemine rastladigi icin haziran ayina kadar mermer ocaginin faaliyettte bulunmamasi gerektigi"ni bildirmisler.dolayisiyla faaliyet henuz yok ve sirket getirdigi makinayi ileriki aylarda tekrar getirmek uzere geri goturmus. Ocagin tarim alanlarini kirletecegi, dereyataginin ve dolayisiyla Uluabatin kirlenmesi,dinamit kullanilirsa koyun zarar gorebilecegi, uluabat golu ramsar alani tampon bolgesi olmasi Etiketler: yerel


Etiketler: dizi
Sosyal Haklar konusunda haberler, makaleler, istatistikler, mevzuat ve aylık olarak hazırlanan hak ihalleri raporunu içinde barındıran sosyalhaklar.org internet sitesine şimdi bir de forum bölümü eklendi. www.sosyalhaklar.org/forumSitenin forum bölümünde Eğitim, Sağlık, Barınma, Çalışma Yaşamı ve sosyal haklar konusundaki diğer başlıklar ile ilgili tartışamalara katılabilecek, sorular sorabilecek, görüşlerinizi belirtebilecek, yaşadığınız hak ihlallerini veya konuyla ilgili başınızdan geçen olayları paylaşabileceksiniz. Ayrıca forum vasıtasıyla derneğin gönüllü avukatları tarafından hukuki danışma hizmeti de verilecek. Sizleri Forumumuza katkı yapmaya davet ediyoruz.Ayrıca dernekle, internet sitesiyle, forumla ilgili veya herhangi bir konudaki görüş, öneri, fikir, ve eleştirilerinizi iletisim@sosyalhaklar.org vasıtasıyla bizimle paylaşabilirsiniz.
çoğunluğun varlığını görünür kıldığı ölçüde bazı kişi ve grupların tepkisiyle de karşılaştı.***Söz konusu tepkileri bugün gazete köşelerinde, yorum sayfalarında, basın demeçlerinde veya çeşitli toplantılarda serdedenleri ibretle okuyoruz. Kimlik algısını ve siyasetini insanlığın önüne koyan, insan olmayı ancak kendi kimliği içinden kavrayabilen bu gibi kişilere acımaktan başka elimizden bir şey gelmiyor. Ne yapsınlar? ‘Hrant olmak’ hakikaten zor iş… Herkesin Hrant olmasını bekleyemeyiz. ***Öte yandan insanlık Hrant’la da tükenmiyor. Eğer Hrant olmak böylesine zorsa, nasıl Rakel olacağız? Nasıl olacak da bu toplum Rakelleri anlayabilecek? Hrant insanlığı duyarlılıklar ve ilişkiler içinden üretmişti. Rakel ise salt duruşuyla bize daha derin mesajlar iletiyor. Geçen cumartesi Hrant’ın duasının ardından taziyeler alınırken bir kadın “inşallah onlar da aynı şeyi yaşarlar” dedi katilin ailesini kastederek. Rakel’in buna anında, hiç düşünmeden ve sesini yükselterek verdiği yanıt ise şuydu: “Biz yaşadığımızdan memnun muyuz ki onlara aynısını temenni edelim…”***Rakel ve Hrant bize insanlığımızı hatırlatmaya devam ediyorlar. Ama bunu didaktik bir biçimde ders veya vaaz verircesine değil, kendi kişilikleriyle, yürekleriyle, sahici duruşlarıyla yapmaktalar. Doğrusu Anadolu toprağının hiç de yabancısı olmayan bir tavır… O açıdan bakıldığında bu ülkede Hrant veya Rakel olmak hiç de zor olmamalıydı…***Ne yazık ki Türkiye toplumu geçmişte kimliğini devlet eliyle üretmiş olduğu için, bugün hâlâ ideolojik bir kıskaç altında yaşıyor. Kimliğin korunması öteki kimlikleri düşmanlaştırarak yaşandığı ölçüde de, insanlık ikinci plana atılabiliyor. Bu tür kişiler belki toplumun çoğunluğunu teşkil etmiyor ama köşe başlarını da tutmuşlar. Bazılarına baktığımızda içimiz kararıyor. Böylesine duyarsız ve düzeysiz olunabilir mi diye sormadan edemiyor insan… Hepimiz Hrantız ya da Hepimiz Ermeniyiz, lafında önce sadece ikinci kelimeyi görüp, onu kendine yabancılaştırıp, sonra da ‘hepimiz’ lafından ideolojik olarak rahatsız olan bu insanların Anadolu kültürüne ne kadar uzak olduklarını gördüğümüzde umudumuz kırılıyor. ***Bugün toplumun önündeki yollardan biri tek tipleşmeye, manen kurumaya işaret ederken; cenaze yürüyüşünün gösterdiği gibi öteki yol Anadolu’nun yeniden sahiplenilmesini ima ediyor. Bakalım Türkiye’nin tercihi hangi yönde olacak…Etiketler: basindan
Türkiye’de yaşayan insanların büyük bir bölümünü kadın-erkek emekçiler oluşturuyor.Etiketler: kadın