Kaynak:www.agos.com.tr
Fotograf: Vahit Akça
Son yıllarda kamuoyu önünde gözüken yüzlerce kişi arasında onun kadar sahici; namusu ve vicdanı onun kadar görünür olan kimse yoktu. Onun bu şekilde aramızdan ayrılması milyonlarca insanı kendi namusuna ve vicdanına yöneltti ve muhtemelen onlara uzun bir aradan sonra sahici olma şansını verdi. ***Hrant Ermeni kimliğinin içinden konuşan biriydi… Ermeniliğinden onur duyan, bunu gururla taşıyan ve paylaşan biri… Böyle bir insanın kendisini Ermeni olarak sunması, Ermeniliği de onurlandırdı ve bu kimliğin metaforik anlamını zenginleştirdi. Öyle ki bu cinayet bir anda Ermenilik ile insanlık kavramlarını eşdeğer kıldı. Sokakları dolduran, ellerindeki pankartlarla ‘hepimiz Ermeniyiz’ diyenler gerçekte ‘hepimiz insanız’ demekteydi. Ne var ki cenaze yürüyüşü Türkiye’de insanlığı anlayan, bilen ve hisseden büyük bir sessiz
çoğunluğun varlığını görünür kıldığı ölçüde bazı kişi ve grupların tepkisiyle de karşılaştı.***Söz konusu tepkileri bugün gazete köşelerinde, yorum sayfalarında, basın demeçlerinde veya çeşitli toplantılarda serdedenleri ibretle okuyoruz. Kimlik algısını ve siyasetini insanlığın önüne koyan, insan olmayı ancak kendi kimliği içinden kavrayabilen bu gibi kişilere acımaktan başka elimizden bir şey gelmiyor. Ne yapsınlar? ‘Hrant olmak’ hakikaten zor iş… Herkesin Hrant olmasını bekleyemeyiz. ***Öte yandan insanlık Hrant’la da tükenmiyor. Eğer Hrant olmak böylesine zorsa, nasıl Rakel olacağız? Nasıl olacak da bu toplum Rakelleri anlayabilecek? Hrant insanlığı duyarlılıklar ve ilişkiler içinden üretmişti. Rakel ise salt duruşuyla bize daha derin mesajlar iletiyor. Geçen cumartesi Hrant’ın duasının ardından taziyeler alınırken bir kadın “inşallah onlar da aynı şeyi yaşarlar” dedi katilin ailesini kastederek. Rakel’in buna anında, hiç düşünmeden ve sesini yükselterek verdiği yanıt ise şuydu: “Biz yaşadığımızdan memnun muyuz ki onlara aynısını temenni edelim…”***Rakel ve Hrant bize insanlığımızı hatırlatmaya devam ediyorlar. Ama bunu didaktik bir biçimde ders veya vaaz verircesine değil, kendi kişilikleriyle, yürekleriyle, sahici duruşlarıyla yapmaktalar. Doğrusu Anadolu toprağının hiç de yabancısı olmayan bir tavır… O açıdan bakıldığında bu ülkede Hrant veya Rakel olmak hiç de zor olmamalıydı…***Ne yazık ki Türkiye toplumu geçmişte kimliğini devlet eliyle üretmiş olduğu için, bugün hâlâ ideolojik bir kıskaç altında yaşıyor. Kimliğin korunması öteki kimlikleri düşmanlaştırarak yaşandığı ölçüde de, insanlık ikinci plana atılabiliyor. Bu tür kişiler belki toplumun çoğunluğunu teşkil etmiyor ama köşe başlarını da tutmuşlar. Bazılarına baktığımızda içimiz kararıyor. Böylesine duyarsız ve düzeysiz olunabilir mi diye sormadan edemiyor insan… Hepimiz Hrantız ya da Hepimiz Ermeniyiz, lafında önce sadece ikinci kelimeyi görüp, onu kendine yabancılaştırıp, sonra da ‘hepimiz’ lafından ideolojik olarak rahatsız olan bu insanların Anadolu kültürüne ne kadar uzak olduklarını gördüğümüzde umudumuz kırılıyor. ***Bugün toplumun önündeki yollardan biri tek tipleşmeye, manen kurumaya işaret ederken; cenaze yürüyüşünün gösterdiği gibi öteki yol Anadolu’nun yeniden sahiplenilmesini ima ediyor. Bakalım Türkiye’nin tercihi hangi yönde olacak…
Etiketler: basindan
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home