Baska turlu bir sey benim istedigim, Ne agaca benzer, ne buluta benzer; Burasi gibi degil gidecegim memleket, Denizi ayri deniz, havasi ayri hava; Nerde gorduklerim, nerde o bekledigim kiz| Rengi baska,tadi baska. CAN YUCEL

Pazartesi, Mart 07, 2005

Yasam Patentlenemez

YASAMIN PATENTLENMESINE KARSI KURESEL MUHALEFET

90’li yillarin basindan bu yana uzaktan uzaga duydugumuz bir kisaltma son zamanlarda gundemimize daha fazla girer oldu. GDO’dan ( Genetigi degistirilmis organizma) bahsediyoruz. Uluslararası literatürde kısaltılmış şekliyle “GM” veya “GMO” olarak geçen “Genetically Modified Organism”in Türkçe karşılığı. Kendi içinde bir cok genel ve ozel tartismayi barindiran GDO, taraftarlarinin ve karsitlarinin degisik katmanlarda karsi karsiya geldigi ve biraz incelenirse bu karsilasmanin aslinda insanoglunun ve doganin nasil bir tahakkum altina alinmak istendigine ve bu tahakkume boyun egmek istemeyenlerin verdikleri mucadeleye dair bir dizi isaret içeriyor.

Canlilarin patentlenmesi ve bunun ekonomik bir silah haline getirilmesi karisimiza bir tanidik bir aktoru cikariyor: Cokuluslu sirketler. Binlerce yildir dogada bulunan bitkilerin genetik kodlarinda yapilan degisikliklerle insanligin ortak mali olma ozelligini kaybedip genlerinde degisiklik yapip patentini alan cokuluslu sirketlerin mulkiyetine girecek olmasi bir çok kesimden insani isyan ettiriyor.
Cokuluslu sirketlerin transgenik alanina yaptiklari buyuk yatirimlar beraberinde devletlere ve uluslararasi kurumlara yonelik GDO kulturunun uretimi ve satisi dogrultusunda bir lobicilik faaliyetini getiriyor. Diğer yandan bu çokuluslu biyoteknoloji firmaları, ürettikleri ve patentine sahip oldukları ürünlerin, insan ve çevre sağlığına zararları konusunda yanlış bilgilendirme kampanyası, gizli ve üstü örtülü baskılar vb yöntemlerle kar etme sürecinin devamını sağlamaya çalışıyorlar. Bu amaçla yaptıkları çalışmalarda devletin ya da devletin yetki verdiği kurumların kendi çıkarları yönünde kararlar almaları ya da olumsuz kararların geciktirilmesi gibi yöntemlere de başvuruyorlar. Monsanto adli cokuluslu sirket Kanada’da ve Amerika’da birçok çiftçiye dava açiyor, tazminat istiyor hatta mahkeme karariyla hasadina el koyuyor.[1] Gerekçeleri ise bu ciftçilerin sirketten izinsiz ozel uretilmis GDOlu tohum (Round-Up Ready Canola) kullanmalari. Halbuki Monsanto’nun hukuki saldirisina maruz kalan çiftçiler bu urunleri hiçbir sekilde kullanmamis ureticiler. GDO’nun dogada tozlasmasinin 4,5 km’ye kadar uzanabilmesi Monsanto’nun haksiz yere çiftçiyi tehdit etmesine yol açiyor. Cokuluslu sirketlerin sinir tanimaz politikalarinin geleneksel tarimi geri donulemeyecek sekilde ortadan kalkmasina yol açmasi hic uzak bir ihtimal degil aslinda. Acik havada yayilan GDOlar yandaki tarlada biyolojik tarim yapilsa bile o urunlere nufuz edeceginden biyolojik cesitliligi ortadan kaldiracak ve GDO’lu urunun yayginlasip tek tip haline gelmesi kaçinilmaz olarak gerçeklesecek. Tarim konusundan devam edersek ciftçinin binlerce yildir yaptigi gibi tohumunu bir sonraki ekim için kullanmasi ve diger çiftçiler ile degistirmesi GDO’nun yayginlasmasiyla imkansizlasabilir ve uretici dogrudan sirketlere bagimli hale gelebilir. Asagidaki alinti sozkonusu bagimliligine ekonomik alanda nasil tasarlandiginin bir kaniti.
“90’lı yılların sonralarına doğru genetik tarımın önde gelen şirketlerinden olan Delta and Pine Land, çiftçilerin tohumları yeniden ekmesini engelleyen bir tohum kısırlaştırma yöntemi geliştirdi. “Terminatör” olarak adlandırılan bu teknolojinin amacı, GDO’lu tarım yapan çiftçilerin patent ücretlerini düzenli ve eksiksiz ödemelerini sağlamaktı. Bu teknolojide önce tütün tohumlarına sonra da başka bitkilerin tohumlarına yeni genler ekleniyor. Fakat bir kimyasal madde ile spreylenmediği sürece bu yeni “sürüm” tohumlar, kısır oluyorlar. Şirketin adamları geliyor, tarlayı o kimyasal madde ile spreyliyor, böylece bloke edici anahtar kapandığı için, tohum tekrar doğurgan hale geliyor. Hem tohum satılıyor, hem sprey.[2]


GDO’lara karsi butun bu olup bitenlere karsi tabii ki sessiz kalmiyorlar. Toplumsal hareketler genis bir eylem repertuariyla GDO’lara karsi mucadele yurutuyorlar. Bu mucadelenin ilk ayagini kamuoyunu bilgilendirmek olusturuyor. GDO’lar uzerine duzenlenen seminerler, konunun uzman ve uzman olmayan kisilerce beraber demokratik bir sekilde tartisildigi yurttas konferanslari, acikhava toplantilari, GDO içeren urunlerin satis ve pazarlamasini yapan sirketlerin ve supermarketlerin teshiri, dogrudan tuketiciyi hedef alarak GDO’larin pazar bulmasini engellemek için ozellikle çevre orgutlerince yayinlanan „kara listeler“ ve boykotlar sikca basvurulan yontemler arasinda yer aliyor.Yine bu baglamda ozellikle çiftçi ve koylu sendika ve birliklerinin çevre orgutleriyle birlikte duzenledikleri GDO’lu uretim yapilan alanlarin tahribini sayabiliriz. Ikinci planda ise GDO uretiminin yasaklanmasi için yerelden uluslararasi arenaya uzanan bir alanda kurumlar nezdinde lobicilik faaliyeti, ozellikle Avrupa Birliginde yururlukte olan “moratoryumun” devami için kampanyalar ve eylemler duzenleniyor. Greenpeace, Friends of the Earth,Confédération Paysanne, GeneWatch, WWF, Ecoropa, Via Campesina, Sierre Club, ATTAC gibi orgutler GDO karsi kampanyalarda aktif bir sekilde rol aliyorlar.

Hareket içinde dikkatimizi çeken diger bir nokta da bilim insanlarinin gerek çevre ve tarim orgutlerinin konuyla ilgili uzmanlik gerektiren bilimsel dosyalarinin olusturulmasinda gerekse kendi olusturduklari kollektiflerle GDO karsiti hareket ve dolayisiyla kuresellesme karsiti hareket içinde yer almasidir. Bilim insanlari kendi cephelerinden GDO tartismasi uzerinden etik anlamda kamu yararina bir arastirma politikasinin gerekliligini tartisiyorlar. Cokuluslu sirketler için calisan arastirmacilar genellikle GDO kulturu yanlisi oldugunu soylemeye gerek yok herhalde.

Karmasik ve cok yonlu bir konu olan GDO karsiti orgutlenmeler Seattle ile açiga çikan neolibreal kuresellesme karsiti hareketin en onemli dinamiklerinden birini olusturuyor. GDO karsiti hareket çok katmanli bir koalisyonu andiriyor.Daha onde de bahsettigimiz gibi çiftçilerden ekolojistlere, biliminsanlarindan tuketicilere kadar uzanan bir çerçevede yerel, ulusal ve kuresel baglamda bir mucadele soz konusu.Ozellikle çok uluslu sirketlere karsi girisilen eylemler GDO karsiti hareketi ayni anda degisik aktorlerle ve degisik temalarla bulusturdu.Yurttasi bilgilendirme ve harekete geçirmede kullanilan yontemler, toplumlarin GDO ornegindeki gibi hayatin her alanina nufuz edebilecek “teknolojilerin” en yaygin tabanda demokratik bir çerçevede tartisilmasini, uygulanmasinin ise ekonomik çikarlara feda edilemeyecek kadar onemli oldugunu gostermeye çalisiyor. GDO karsiti hareket bir anlamda neoliberal paradigmanin yeni elestirilerinin kavsagi haline geliyor. Kuzey-Guney iliskileri, verimlilik, surdurelebilir kalkinma, biocesitlilik, tuketim kulturu, ekolojik tahribatlar, kamu yararina bilim, canlinin patentlenmesi gibi temalarinin kuresellesme surecinde tartisilmasi surdurulebilir toplumlar yaratmanin kanimizca olmazsa olmazlari arasinda yer aliyor.

[1] www.percyschmeiser.com Monsanto’ya karsi hukuki mucadele veren Kanadali çiftçinin internet sitesi.
[2] Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar Deklarasyonu , Şubat 2004
www.gdoyahayir.org

Foto: ( http://www.eat-better.org/ Avrupa Yesillerinin Avrupa Gida Kulturu kampanyasi çerçevesinde kullanilan e-kart)

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home

Google
 
Web alterblogalisation.blogspot.com

Alterblogalisation

↑ Grab this Headline Animator