Vandana Shiva ile iklim
Vandana Shiva, dünyaca ünlü bir ekoloji düşünürü ve aktivisttidir. Asagidaki yazisinda iklim asiriliklari ile nasil basa cikabilecegimize dair onerilerini okuyabilirsiniz. Shiva'nin Turkce'ye cevrilmis yazilarinin bir kismina toplu halde Zmag Turkiye sitesinden erisebilirsiniz.Çeşitlilik iklim kaosunu durdurmada anahtardır.
Vandana Shiva
Vandana Shiva
7 Haziran 2006
The Guardian
Son araştırmalar Afrika’da yetiştirilen ve İngiltere süpermarketlerinde satılan 50 gramlık yaprak salatanın tüketiciye 99 peniye (yaklaşık 2.7 ytl) malolduğunu gösterdi. Bunu yetiştirmek icin neredeyse 50 litreye yakın suya ihtiyaç olacak. Diğer salatalar 300 litreye kadar suya ihtiyaç duyabiliyor.Bu duruma rağmen perakende zincirleri dünya etrafında taşı nan her kilo yiyecek için global ısınma gazları yaratılmasına ve değerli suyun kullanılmasına; ihracata yönelik şirket tarımı arttıkca çiftçilerin tarlalarından ayrılmasına ve sudan mahrum bırakılmaları gerçeğine kayıtsız kalarak artan bir şekilde meyve ve sebzeleri Afrika ve Hindistan’dan sağlıyorlar.
Yerel, taze ve biçoeşitli beslenerek gıda millerini azaltmamız gereken bir zamanda globalleşme endüstriyel tarımı, yerel olmayan gıda tedarikini ve işlenmiş ve paketlenmiş gıdanın yayılmasını zorlayarak karbon kirliliğini arttırıyor. Acil Felaket Veri tabanına göre Hindistan 1900 ile 2005 arasında 21 kuraklık yaşadı. Toplamda 1.3 milyar insan etkilendi ve 4 milyon kişi kuraklık yüzünden yaşamını kaybetti.. Bu tür felaketlerin iklim değişikliği ile artması muhtemel. Hindistan’da insanlar daha bu yaz aşırı sıcaklardan yaşamlarını kaybettiler .Hal böyle olunca fakirler üç kere bedel ödüyor: iklim deiğişikliğinden daha kolay ve artan bir şekilde etkilenebilir hale gelmeleriyle, az bulunan suyun ihraç edilen ürünlerde kullanılması ile artan su sıkıntısı yüzünden ve savurgan küreselleşmis ticarete yer açmak için toplulukların topraklarından köylerinden ve evlerinden edilmesi vasıtası ile. Son yirmi yılda Hindistan’ın bioçeşitlilik ve organik tarım hareketi Navdanya’yı kurdum. Giderek farkına varıyoruz ki bioçeşitliliğin korunması, iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması ve fakirliğin azaltılması hedefleri arasında bir yakınlaşma var.
Bioçeşitli,yerel ve organik sistemler bir yandan su kullanımını ve ürünün iklim değişikliği yüzünden zail olma riskini azaltırken daha cok gıda ve daha yüksek gelir üretiyor. Tarım sistemlerinin bioçeşitliliğin arttırmak kuraklığa etkiyi azaltabilir. Pirinçten ve buğdaydan daha besleyici bir hububat olan darı, gelişmek için yoğun pirinç tarımı için gereken 2.500mm karşılaştırıldığında sadece 200mm-300mm suya ihtiyaç duyuyor. Hindistan darı yetiştirerek dört kat daha fazla yiyecek üretebilir.Fakat küresel ticaret tarımı tekkültürlü genetiği değiştirilmiş mısıra, soyaya ve pamuğa iterek iklim kırılganlığını kötüleştiriyor.
1998 yılındaki Orissa kasırgasından ve 2004’teki tsunamiden sonra Navdanya deniz suyuyla tuzlanan alanlarda tarımı tekrar canlandırmak için tuza dayanıklı pirinç cinslerini dağıttı. Şimdilerde iklim aşırılıklarına karşılık vermek için kuraklığa, sele ve tuza dirençli tohum çeşitlerinden bankalar olusturuyoruz. İklim kaosu belirsizlik yaratıyor. Çeşitlilik, iklim aşırılıklarına ve iklim belirsizliğine karşı bir set öneriyor. Tekkültürlü ve merkezci takıntıdan çeşitliliğe ve ademi merkeziyetçiliğe dogru gitmeye ihtiyacımız var. Çeşitlilik ve ademi merkeziyetçilik, petrolün ötesinde ekonomiler yaratmak ve petrol çağının kalıntısı olan iklim kırılganlığı ile uğraşmak işin gerekli çifte ilkedir.
Ceviren:Barış Gençer Baykan
Son araştırmalar Afrika’da yetiştirilen ve İngiltere süpermarketlerinde satılan 50 gramlık yaprak salatanın tüketiciye 99 peniye (yaklaşık 2.7 ytl) malolduğunu gösterdi. Bunu yetiştirmek icin neredeyse 50 litreye yakın suya ihtiyaç olacak. Diğer salatalar 300 litreye kadar suya ihtiyaç duyabiliyor.Bu duruma rağmen perakende zincirleri dünya etrafında taşı nan her kilo yiyecek için global ısınma gazları yaratılmasına ve değerli suyun kullanılmasına; ihracata yönelik şirket tarımı arttıkca çiftçilerin tarlalarından ayrılmasına ve sudan mahrum bırakılmaları gerçeğine kayıtsız kalarak artan bir şekilde meyve ve sebzeleri Afrika ve Hindistan’dan sağlıyorlar.
Yerel, taze ve biçoeşitli beslenerek gıda millerini azaltmamız gereken bir zamanda globalleşme endüstriyel tarımı, yerel olmayan gıda tedarikini ve işlenmiş ve paketlenmiş gıdanın yayılmasını zorlayarak karbon kirliliğini arttırıyor. Acil Felaket Veri tabanına göre Hindistan 1900 ile 2005 arasında 21 kuraklık yaşadı. Toplamda 1.3 milyar insan etkilendi ve 4 milyon kişi kuraklık yüzünden yaşamını kaybetti.. Bu tür felaketlerin iklim değişikliği ile artması muhtemel. Hindistan’da insanlar daha bu yaz aşırı sıcaklardan yaşamlarını kaybettiler .Hal böyle olunca fakirler üç kere bedel ödüyor: iklim deiğişikliğinden daha kolay ve artan bir şekilde etkilenebilir hale gelmeleriyle, az bulunan suyun ihraç edilen ürünlerde kullanılması ile artan su sıkıntısı yüzünden ve savurgan küreselleşmis ticarete yer açmak için toplulukların topraklarından köylerinden ve evlerinden edilmesi vasıtası ile. Son yirmi yılda Hindistan’ın bioçeşitlilik ve organik tarım hareketi Navdanya’yı kurdum. Giderek farkına varıyoruz ki bioçeşitliliğin korunması, iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması ve fakirliğin azaltılması hedefleri arasında bir yakınlaşma var.
Bioçeşitli,yerel ve organik sistemler bir yandan su kullanımını ve ürünün iklim değişikliği yüzünden zail olma riskini azaltırken daha cok gıda ve daha yüksek gelir üretiyor. Tarım sistemlerinin bioçeşitliliğin arttırmak kuraklığa etkiyi azaltabilir. Pirinçten ve buğdaydan daha besleyici bir hububat olan darı, gelişmek için yoğun pirinç tarımı için gereken 2.500mm karşılaştırıldığında sadece 200mm-300mm suya ihtiyaç duyuyor. Hindistan darı yetiştirerek dört kat daha fazla yiyecek üretebilir.Fakat küresel ticaret tarımı tekkültürlü genetiği değiştirilmiş mısıra, soyaya ve pamuğa iterek iklim kırılganlığını kötüleştiriyor.
1998 yılındaki Orissa kasırgasından ve 2004’teki tsunamiden sonra Navdanya deniz suyuyla tuzlanan alanlarda tarımı tekrar canlandırmak için tuza dayanıklı pirinç cinslerini dağıttı. Şimdilerde iklim aşırılıklarına karşılık vermek için kuraklığa, sele ve tuza dirençli tohum çeşitlerinden bankalar olusturuyoruz. İklim kaosu belirsizlik yaratıyor. Çeşitlilik, iklim aşırılıklarına ve iklim belirsizliğine karşı bir set öneriyor. Tekkültürlü ve merkezci takıntıdan çeşitliliğe ve ademi merkeziyetçiliğe dogru gitmeye ihtiyacımız var. Çeşitlilik ve ademi merkeziyetçilik, petrolün ötesinde ekonomiler yaratmak ve petrol çağının kalıntısı olan iklim kırılganlığı ile uğraşmak işin gerekli çifte ilkedir.
Ceviren:Barış Gençer Baykan
posted by Barış Gençer Baykan at Cuma, Ekim 20, 2006
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home