Baska turlu bir sey benim istedigim, Ne agaca benzer, ne buluta benzer; Burasi gibi degil gidecegim memleket, Denizi ayri deniz, havasi ayri hava; Nerde gorduklerim, nerde o bekledigim kiz| Rengi baska,tadi baska. CAN YUCEL

Cuma, Ağustos 29, 2008

Çevrecinin daniskası- Vahit Akça


Etiketler: ,

2.TÜRKİYE TİYATRO BULUŞMASI ARDINDAN

Bizler Antakya Belediye Şehir Tiyatrosu’nun ve (HASAD) Hatay Amatör Sanatçılar Derneği’nin kurucuları ve yönetmenleri olarak, birliğin dönem sözcüsü Orçun Masatçı’yla kontak kurup 2.buluşmaya gözlemci olarak katılmak istediğimizi söyledik.Ve bizi nezaketen misafir olarak davet ettiler.Bana da 2.gün “yerel yönetimlerle tiyatronun ilişkisi” adlı söyleşide yer verdiler..

20 yıldır yerel yönetimlerle ilişkimiz olması nedeniyle çok sevinmiş ve kamp ortamını yaşayacağımız için çok mutlu olmuştuk. Ayrıca msn’deki iletiyi okuduğumuzda kendimizi hazırlamaya çalıştık. Otobüs biletimizi aldık,çarşaf ve terliklerimizi,şortlarımızı,gözlük ve şapkamızı unutmamaya çalıştık. Çünkü zırt pırt bir yerlere gidemiyorduk. Bu bizim için çok önemliydi. Ve bizim için Tiyatro bir yaşamdı çünkü…

43 Grup katılım gösterecek, onlarla kontak kuracağız, oyunlar izleyip,değerli ustalarla tartışacağız,onlardan feyiz alacaktık..

Ama gelin görün ki hayat sürprizlerle dolu…

EVET- bizim kaldığımız süre içinde neler yaşadığımızı, açık yüreklilikle herkesle paylaşmak zorunda hissederek başlayalım sözlerimize.

Eğer sürçü lisan edersek af ola…

Arabadan indik, yolun kenarında küçük küçük çadırlar gördük,ve çadırlara ilerledik.Benim gözüm mini bir pankarta ilişti‘’2.Uluslararası ve Türkiye Tiyatrolar Buluşması“yazıyordu.2 adet maki ağacın ucuna bantla tutturulmuştu.İlerledik ;ellerimizde bavullarımız ve yastıklarımız…
Gençlere yaklaştık kendimizi tanıttık. Onlarda hoş geldiniz dediler ve bize küçük bir çadırı gösterdiler. Hatta yetkili arkadaşımız bize buyurun dinlenin dedi…( Orhan Kemal Caddesi 3.Çadır)

Çadırın fermuarını açtık .Boş bir çadır. İçine bavulu koyduk çadırda yer kalmadı. Zaten çadırda ayakta durulamıyordu.Süheyla bana baktı ben Süheyla’ya baktım.İçten bir gülüşme yaşadık.Teşekkür ettik,terliklerimizi giydik,kumların üstüne çöktük.Güneş ve kum açıktayız.Elimizi yüzümüzü yıkamak için bakındık.Musluk yoktu.Çünkü İzmir’de su yokmuş.Tuvalet aradık ,yan tarafta belediyenin seyyar tuvaletlerini gördük,kapısını açtık, içeriye girip çıkmam bir oldu…

Ve gökyüzüne baktım. Ama su ve tuvalet benim sinirlenmemin nedeni olmamalıydı. Koşullar ne kadar zor olursa olsun. Burada imece ve paylaşım vardır düşüncesiyle. Sinirimi içime çektim…

Yavaş yavaş gruplar gelmeye başladı. Özellikle genç oyuncu kardeşlerim 5-6 kişilik gruplarla görünmeye başladılar. Onların o sıcak ve sanatçı ruhları hemen göze çarpıyordu…
Ha unutmadan Manisa Afsem Tiyatrosundan Ahmet Nuri bey tonton yürüyüşüyle Güzelbahçe semalarında göründü!!! Ortamı gördü ve dayanamadı ‘’… kardeş ben 110 kiloyum, güneşte kalamam eririm, dahi gölgelik bir yere gidelim ‘’ dedi.

Gölge bir yer ile sıcak bir çay içmek için bakındık durduk.arka tarafta küçük bir park vardı..ve bir büfe. Bir de bakkal. Hasretle vardık oraya ama… İki masa 4 sandalye. Olsun varsın hayat her şeyi ile güzel.sıcaklar olmasa…
Bize tanıştırılan yöneticilerde bir ağaç altında çay içiyorlardı. Afiyet olsun…

Cuma öğlen saati.Herkes aç….Evet, evet herkes aççççç…

Oradan dönem sözcünün sesi duyuldu. ‘’ Saat 15.30 da yemek gelecek arkadaşlar…’’ Ama gelin görün ki !!!

Ve saat akşam üstü; genç oyuncu ve yazarların günümüz tiyatrosuna etkisi adlı söyleşi.İzmir Devlet Tiyatrosu oyuncusu Çağatay Özçelik’i,çok beğendim .Özellikle tiyatronun disipline olması için faşist bir yönetim yapısının olması gerektiği konusunu.

Esin hanım, kendi durumlarını anlattı.(Ama neyi savundu anlamak mümkün değil.)

Çagdaş Çetinkaya genç bir yazar olarak ciddi bir şeyler söyleyemedi, muamma bir sonuç sergiledi. Yazarla Manisa AFSEM ‘den Ahmet Nuri ‘nin atışmaları hiçte fena değildi.!!! Ama Mehmet Esatoğlu’ nun hakkını yemek olmaz burada.’’Önemli olan ne yazdığınızı bilecek ve ne yaptığınızı da ‘’ bence Çağdaş’a verilebilecek en iyi öğüt. Ah … o sunumu yapan gençte olmasa…
Ankara’dan Hasan kardeşimizde politik oyunlar konusunda anlattıkları günün güzelliği oldu. Manisa Belediyesi Şehir Tiyatrosu Eğitmeni Türker Bey gelmemişti.(Nedense söyleşinin saatini unutmuştur mutlaka. )

Nihayet akşam 20 gibi kamp yerinde elinde bir karton kutu olan bir oyuncu gözüktü.
Herkes sıraya girdi,yarım ekmek içinde domates ve bir parça et.Yanında ayran…

Evet bizler yürekli yiğit oyunculardık. Direnecektik.Özveriyle durmak yok, yola devam edecektik.

İnanın kampta en beğendiğim etkilendiğim şey, Cuma akşamı bizi açık hava tiyatrosuna götüren traktördü. Hep birlikte güle oynaya şarkı ve türkülerle salona gidişimiz.
Ve Mehmet Esatoğlu ‘nun Suna Pekuysal hakkında bizlere verdiği bilgi mükemmeldi

Evet saat 24.00 değerlendirme toplantısı.

Hafif olarak su ve tuvalet sorunu,ve azıcık yemek problemleri ve geçiştirme…
Orçun kardeşimizin ilerici devrimci söylemleri.Bütçe ve sorunlarla ilgili bilgi vermesi.
Ve su yoksa denize girmeyin kardeşim demesi.
Ve zafer Gecegörür’ün onu destekleyici açıklaması.Aferin ustamıza.

Saat 24.40,gençlerin tanışması,sohbet,ve şerefe……

Çadırda altımızda kum,üstümüzde çarşaf…ama mutluyuz….

İyiki ordayız ….gözümüz görüyor,kulagımız işitiyor…farklı topluluk üyelerinin eleştirel dırdırları . devam ediyor ,,ama dile getiren yok…(en az 5 grup)

Ha unutmadan, Afyonkarahisar Belediye Şehir Tiyatrosu bir otobüsle gelmişti.Hatta onların bu düzenli gelişleri beni etkilemişti.Ali Bey’le tanışmak için aradığımda oyuncularını toplamış konuşma yapıyordu.
Daha sonra öğrendiğimde kampta kalıp kalmama konusunu tartıştıklarını öğrendim.


Günlerden cumartesi 2.gündeyiz;
Sabah 06.30 ..tiyatro 657 ile sabah yürüyüşü… Hatay’da mümkün mü sabah sporu? Azerbaycan’ın oyuncusuyla denize girişimiz. Yönetmen Rasim’in kamera çalışması.Kamera önünde hissettiklerimi anlatışım.Sabah kahvaltısına çağrı…
Çeyrek ekmek,yanında bir dilim peynir,küçük reçel ve yağ….
Hakkımızı Ankara oyuncularına verişimiz…
Arkasından Azerbaycan’ın yönetmeni Rasim Bey’le parkta kahvaltı.
Afyon’un oyuncularının toplanması ve oyuncularla tekrar Ali Bey’in konuşması.”Karar gidelim hocam…’’ ve Afyonkarahisar’ın buluşmayı terk etmesi. Onları yolcu eden sadece biz…
Gıcık gözlerin bizlere dik dik bakışları.Ve benim gülüşüm…..

DEVAM EDİYORUM….

Tiyatro atölyesi yapılmadı. (Manisa Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Turgay TANÜLKÜ’nün film çekiminde olması.)

Drama atölyesi yapılmadı.( Hepimiz mutluyuz drama ne gerek var?)

Gitar atölyesi yapılmadı.( Gitar bulamadık!!!şaka )

Resim atölyesi yapılmadı.(Şövalye bulamadık!!!ağaçtan yapılanı ise kabul etmediler.)

Saat öğle saati- yemek yok…(sabah ve akşam yemeği olduğu msn’de bildirilmiş.)

Saat 14.00 ; yerel yönetimlerin tiyatro .ilişkisi adlı söyleşi.
Manisa yok..( Yönetmen Turgay TANÜLKÜ film çekiminde.)
İzmir yok.. ???
Afyon yok…(Protesto edip gittiler.)
Ben varım.Kızıltepe’den Emrah, Orçun ve Zafer usta vardı..
Bir şeyler söylendi.Ve kısa kesilerek…kesildi…..

Ardından yurt dışında tiyatro çalışmaları konulu söyleşi.
Rasim Bey,.Erhan Bey ve M.Esatoglu vardı..
İran’dan katılacak sanatçıların ikisi de yoktu.
Ama sayın Esatoğlu’nun derin bilgisiyle söyleşi amacına ulaştı.

Sonra şiir dinletisi iyiydi.Ve traktörle açık hava salonuna gidişimiz.Kızıltepe Belediyesi Tiyatrosu’ndan.Emrah Koyuncu’nun tek kişilik oyunu izlendi.Her ne kadar da ışık sisteminin ve ses sisteminin olmayışı seyirciyi ve oyuncuyu etkilese de…Güzeldi.
Ardından Rasim Aşın’ın performans gösterisi de hoştu..

Saat 23.30 ; sessiz sinema yoktu.Herkes düşünüyor ama konuşamıyordu.Sessiz sinema oynanıyordu zaten.

Saat.24.00 ; günün değerlendirilmesine gelelim:
Orçun kardeşim ’’Sayın Hazreti Vejdi Koçak söz hakkı istiyor” dedi.
Ve sözü bana verdi.
Sorunların çok olduğunu;su ,tuvalet, yemek problemlerinin başta olduğunu ve herkesin bunu dile getirmediğini söyledim.Birilerinin bunu dile getirmesi gerektiğini söyledim.
Sonuçta Adem Atar’ın “Huzur Operasyonu” adlı oyunundan ‘ SIÇMA ÖZGÜRLÜĞÜ İSTİYORUZ ‘ isimli tiradı alıntı yaptım!!!

Bir kargaşa yaşandı.Hatta hiç unutamayacağım bir şey yaşadım. Antalya Sağlık çalışanlarından biri ‘’ nasıl konuşuyorsunuz burada bayanlar var “dedi ve bana kızdı…
Ve Orçun kardeşimizi destekleyici gruplar ortaya çıktı.
Ama 2-3 grup çekildi, kenara geçtiler…ORÇUN MASATÇI bence hayatındaki en yanlış sözcükleri orada söyledi.Şöyle dedi:
“Yalancılar” dedi.”Defolup gidin “dedi…
Ortamı yumuşatmak için Zafer Gecegörür, Orçun’u destekleyici ifadeler kullandı.M. Esatoğlu sesini çıkarmadı.

Bende bu hissettiklerimi söylemem gerektiğini söyledim.
Çünkü--- tiyatro; insanların düşünüp söyleyemedikleri şeyleri yüksek sesle dile getirmeliydi.
1.yanlış Zafer Bey’in ve Esatoğlu’nun bütünleştirici hiçbir tavrı olmadı.( Ah Manisa’dan Ahmet Nuri Bey keşke ağır hastanızın olması sebebiyle kamptan erken ayrılmasaydınız, belki ortamı biraz toplardınız.Ne yapalım kader ! ya da Afyon’dan Ali Bey olsaydı bir şeyler söyleseydi de gerçekleri savunan birileri çıkardı.)
2.yanlış Orçun kardeşimin sosyalist bir söylemle bu hataları yapması.

Özellikle yöneticiler şapkalarını önlerine alıp, yaptıkları hataların özeleştirisini yapmaları gerekmektedir.
(M.ESATOĞLU-Z.GECEGÖRÜR- O.MASATÇI VE E.KAYA )

O koşullarda orayı terk etmedik.Sabah erken gideceğimizi söyledik.ve sabah oldu..
Bir çok kişiyle vedalaşıp yola çıktık.Azerbaycan’ın yönetmeni bizi uğurladı.
Ben bu maceradan çok güzel şeyler kazandım.Bu eleştirilerimi yazmam gerekiyordu.Yazmadığım birçok şey var. Eğer yalan yanlış ileri geri yorumlar yapılırsa,gerekeni yaparım. Özellikle amatör tiyatro emekçilerinin ellerinden öperim.

2.Türkiye Tiyatro Buluşması bence amacına ulaşmamıştır. Saygılarımla.



www.hataytiyatro.com


M.Vejdi KOÇAK
Antakya Belediye Şehir Tiyatrosu Yönetmeni ve HASAD Sözcüsü.


Etiketler:

Perşembe, Ağustos 28, 2008

Uzaktan akraba-Vahit Akça


Etiketler:

Çarşamba, Ağustos 20, 2008

İsraf Ampulleri Yasaklansın

Greenpeace'den ampulleri değiştirten Tayip Erdoğan'a çağrı: Adımlarınızı korkak atmayın, israf ampullerini yasaklayın.
Greenpeace, 2008 yılını enerji verimliliği yılı ilan edip tüm kamu kuruluşlarında ampullerin değiştirilmesini isteyen Başbakan Erdoğan'ı nihayet enerji verimliliğinin önemini kavramış olduğu için kutladı. Ama, Greenpeace'e göre asıl büyük adım henüz atılmadı: İSRAF AMPULLERİNİ YASAKLAMAK...
Greenpeace Akdeniz şu açıklamada bulundu:
13 Ağustos 2008 tarihinde, 2008 yılını Enerji Verimliliği yılı ilan eden Hükümet, kamu kurumlarında, belediyelerde ve meslek odalarında tasarruf amaçlı olarak mevcut akkor ampullerin tasarruf ampulleriyle değiştirilmesini öngören bir genelge yayınlamıştı. Söz konusu değişiklikle bu kurumlarda aydınlanmaya harcanan elektrikten %80 oranında tasarruf bekleniyor. Fakat Türkiye'de hala hane ve işyerlerinde önemli ölçüde israf ampulleri kullanılıyor.
Greenpeace Enerji Kampanyası Sorumlusu Korol Diker konuyla ilgili "Hükümetin işi herhangi bir sivil toplum kuruluşu gibi davranıp Ayşe Teyze'ye ampul değiştirin demek değil politikalarıyla Ayşe Teyze'ye yön vermektir. Bu nedenle, israf ampulleri 2010 yılına kadar yasaklanmalıdır. Bu en küçük adım bile, politikaların devamı getirildiğinde Türkiye'de kirli termik veya nükleer santraller kurulmasına gerek bırakmayabilir. " dedi
Bugüne kadar Küba, Brezilya, Venezüella, Kanada, Filipinler, Avustralya, İrlanda ve İtalya Hükümetleri akkor ampullerin satışının -en uzunu 4 yıl olan kararlaştırılmış sürelerde satışlarının tamamen yasaklanmasına karar verdi. Sera gazı salımlarını 2020'ye kadar %20 oranında düşürmeyi hedefleyen pek çok Avrupa Birliği ülkesinin de programlarında akkor ampullerin satışlarının yasaklanması bulunmakta.
Bütün dünyada elektriği israf eden akkor ampuller yerine tasarruf ampullerinin kullanılması 500 MW gücünde 270 kömür santralinin kapatacak kadar tasarruf sağlayacak. Sadece Avrupa'da 32 Milyon ton karbondioksit çıkmasını engelleyecek. Tasarruflu ampuller aynı zamanda evlerde de aydınlanma için kullanılan elektrik sarfiyatını beş kata kadar düşürecek.
Sera gazı salımları artış hızında Avrupa ülkeleri arasında ikinci olan Türkiye'de, Hükümet'in yenilenebilir enerjilere ve enerji verimliliğine yatırım yaparak enerji politikalarını kökten değiştirmenin yanında akkor ampullerin satışının yasaklanması gibi kolay ancak etkin çözümleri de acilen hayata geçirmesi gerekmektedir.
http://yesil.ntvmsnbc.com/Haberler/HaberDetay.aspx?HaberId=260

Çarşamba, Ağustos 13, 2008

Can Baba - Vahit Akça


'Can baba'yı aramızdan ayrılısının 9. yılında SEVGI, OZLEM ve KUFURLE anıyoruz...'

Pazartesi, Ağustos 11, 2008

Aysberg- Vahit Akça


Cuma, Ağustos 08, 2008

Fosil yakıtlar ne zaman bitecek?

En büyük karbon emisyon kaynağını oluşturan fosil yakıtlardan petrol, kömür ve doğalgaz ne zaman bitecek? Avrupa Birliği Enerji Portalında bunun cevabu bulunuyor.

Doğal Gaz:
Toplam dünya rezervi: 175681535255231 m3
Dünyada saniyede kullanılan miktar: 92653 m3
Öngörülen tükenme tarihi: 12 Eylül 2068 saat: 07:19

Petrol
Toplam dünya rezervi: 1220033951400 varil
Dünyada saniyede kullanılan miktar: 986 varil
Öngörülen tükenme tarihi: 22 Ekim 2047 saat 16:36

Kömür
Toplam dünya rezervi: 843814747277 ton
Dünyada saniyede kullanılan miktar: 203 ton
Öngörülen tükenme tarihi: 19 Mayıs 2140 saat 15:35

Etiketler:

Google
 
Web alterblogalisation.blogspot.com

Alterblogalisation

↑ Grab this Headline Animator