Baska turlu bir sey benim istedigim, Ne agaca benzer, ne buluta benzer; Burasi gibi degil gidecegim memleket, Denizi ayri deniz, havasi ayri hava; Nerde gorduklerim, nerde o bekledigim kiz| Rengi baska,tadi baska. CAN YUCEL

Pazartesi, Ocak 29, 2007

Tohum Yaşamdır Forumundan notlar

Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından 26 Ocak 2007 tarihinde Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde “Tohum Yaşamdır, Şirketlerin İnsafına Terk
Edilemez!” konulu bir forum düzenledi.
Forum notlarını aşağıda okuyabilir, konusmalardan kisa goruntuleri izleyebilirsiniz.
Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Taşdöğen, Çiftçi Sendikaları Konfederasyonlaşma Platformu Sözcüsü Abdullah Aysu, GDO‘ya Hayır Platformu Genel Koordinatörü Levent Gürsel Alev‘in konuşmacı olduğu forumu Istanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık yönetti. Açılış konuşmasını yapan Atalık, Kasım ayında yasalaşan Tohum yasasının köylüler,çiftçiler ve kentliler tarafından yeterince bilinmediğini belirtti. Forum süresince izleyenlerin diledikleri an soru sorabileceklerini söyleyen Atalık, karşılıklı bilgi alışverişinin son dakikalara bırakılmadan forum boyunca etkin olmasını sağladı. İlk konuşmacı Abdullah Aysu, içinde bulunduğumuz durumu 3 ayrı süreç çercevesinde özetledi. 24 Ocak kararları ve IMF talepleri doğrultusunda adına “tarımda yapılanma” denilen ama esasında yapılanmayı dağıtan birinci sürecin çiftçi-devlet bağını kopartmaya yönelik olduğunu; 4522 nolu kanun ile Tarım Satış Birliklerinin elden çıkarılması süreci ile çiftçi-örgüt bağını çözmeye çalışıldığını ve son olarak Tohum yasası ile çiftçinin çiftçilikle bağının kopartılmaya çalışıldığını söyledi.Önümüzdeki günlerde karşı karşıya kalabileceğimiz dördüncü sürecin ise şirketlerin kendi ziraat fakültelerini kurması olduğunu belirtti. Aysu ayrıca üzüm, tütün, fındık, hububat, ayçiçeüi, hayvan yetiştiricileri sendikalarını kurduklarını; zeytin, şeker pancarı, çay sendikalarının da kurulmasıyla konfederasyonlaşmaya gidileceğini izleyicilere aktardı.

Ardından sözü alan Fatih Taşdöğen, Tohum Yasasının son yıllarda bu coğrafyaya dayatılmış en büyük tehdit olduğunu söyledi ve odalarının diğer örgütlerle işbirliği içinde kapalı kapılar ardında ve meslek odalarının çiftçilerin görüşleri dikkate alınmadan hazırlanmış bu yasaya karsi duracaklarını vurguladı. Yasanın hazırlanmasına 1999 yılında başlandığını, 2002 yılında komisyon ve alt komisyonlardan geri çekildiğini ve 2006 yılında 9. İlerleme Raporu altında sanki Avrupa Birliği’nin bir dayatmasıymış gibi geçirildiğini ifade etti. Taşdöğen, 8 Kasım 2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan 5553 sayılı Tohumculuk Kanununun detaylarını paylaştı ve yasada özellikle denetim (8.md), sertifikasyon (6.md) üretim (5.md) ve ticaret (7.md) süreçlerinin Bakanlığın öngördüğü koşullarda kısmen veya tamamen birliklere devredilebileceğini belirtti. Birliklerden kastın tohum üreticileri endüstrisi olduğunu vurguladı. CHP tarafından verilen bir dilekçe ile Anayasa Mahkemesine yasanın iptali için başvurulduğunu ve sonucun beklendiğini soyledi.

Forumun devamında konuşan Levent Gürsel Alev, devletin yukarıda bahsedilen süreçlerden bu yasa ile vazgeçtiğini, bunları TURKTED’e,bes büyük şirketin hakim olduğu bir tohumcular birliğine, devrettiğini ve hatta çiftçilerle olan anlaşmazlıklarda hakemlik görevini bu birliğe verdiğini anlattı. Dünyada çiftçilerin %80’i hala kendilerine ayırdıkları tohumlarla tarım yapıldığını ve bu devirle bunun imkansız hale geleceğini belirtti. Ülkemizde uygulanan tarım politikalarinin ekolojiye, biyoçeşitliliğe ve genetik kaynaklarımıza uygun olmadıgını savunan Alev, konusmasinin devamında Ekonomist dergisinin “3-9 Aralık sayısında yayinlanan habere dayanarak uygulanacak teşvik politikalarının carpıklığını gösterdi ve küçük üreticilerin tasfiyesinin önümüzdeki on yıla damgasını vuracağını söyledi.

Zaman zaman konuşmacılara yöneltilen sorularla zenginleşen forum, 1938 ve 1949 yılı mezunu ziraat muhendislerinin tartışmadan duydukları memnuniyeti belirtmeleri ve geçmişten bazı hatıralarını anlatarak yeni kuşaklardan mücadeleye devam etmelerini istemesiyle son buldu.

Tohum Yaşamdır Forumu- Fatih Taşdöğen

Tohum Yaşamdır Forumu-Abdullah Aysu

Tohum Yaşamdır- Levent Gürsel Alev

Ugur Mumcu- Vahit Akça


Uğur Mumcu'nun katledilişinin 14.yılı. 1993 yılında bir pazar günüydü. Evde otururken haberini almıştık televizyonlardan. Annemin ve babamın çok üzüldüğünü hatırlıyorum. O yaşa kadar siyasi cinayet nedir, faili meçhul nedir bilmiyordum. Öğrenmiş oldum. Gecen hafta Hrant Drink'i aramızdan aldılar. Ümidim bunun son olması. Demokrasinin tam anlamıyla yaşanması için yapılacak çok şey var. Bu yolda hayatını kaybedenleri unutmamakla başayabiliriz.






Cuma, Ocak 26, 2007

Hrant için- Vahit Akça


Lazkiye Devlet Tiyatrosu Antakya'daydı


20-21-22 ocak tarihlerinde Suriye'den Lazkiye Devlet Tiyatrosu, Hatay Amatör Sanatçılar Derneğinin davetiyle Antakya'ya geldi.21 Ocak'ta Kültür Merkezinde Aziz NESİN'in yazdığı "SEN GARA DEĞİLSİN" adlı oyunu 2 seans olarak sahnelediler. Mustafa Vejdi Koçak'in izlenimlerini alterblogalisation ile paylaştı.
20 ocakta dostlarımızı Yayladağı kapısından aldık,çiçekle karşıladık...sevinçliydiler...onları otellerine bıraktım yemeğe götürdüm..gezmelerini sagladım,tarihi turistik yerlere götürdük,ertesi gün prova ve sahne...iyiydiler,farkli bir sahneye koyuş tekniği...iyi oyunculuk...ağır oyun ,özellikle 3 oyuncunun işi zor...ama usta oyuncuydular...seyirciyi içlerine aldılar...pür dikkat...ağır bir arapça...anlaşılamayan sözcükler varsa da .genel tema belli,bizleri yönetenuyanık,üç kağıtçı yöneticiler..ve halkýn başına gelenler...sefalet.işsizlikve acı....oyunda protokolün olmayışı onları önce üzdü...bizimle konuştular,arkadaþlar anlattı onlara..duyarsızlığı..amerikancı politikayı, korkuyu...işadamlarnın sponsor olmaktan bile korkmaları,komedyayı ve de tragedyayı...hep birlikte gülüştük...elimizden geldiğince konukseverliğimizi gösterdik...evimize götürdük..yerel yemekleri tanıttık.çarşıda 2 ytl için çorapçýda tartýþmalarý,þöförün deri çeket alacağım deyip kaybolması,vs.vs.Ve 22 ocak pazartesi günü,onların küçük otobüsü,sedat hocanın aracı ve benim aracım..bir ara benim plakayı siyaha boyamayı düþünmem...çünkü onları protokol karşılamalıydı diye düşündüğümden...ve sınırdayız..vali yardımcısının elinden öpüşüm,vasat bir duygulanma...ve bana sıcak sözcükler....onurlandım..tiyatro adýna sanatçılar adına mutlu oldum...soluğum kesildi...insan bazı gerçekleri söyleyemiyor..utanıyorum çünkü..kötü sözcükleri kabul etmiyor insan olan...el sallayarak uðurlama...ve gökyüzüne bakışım...yaşasın tiyatro.

Fotograf ve ayrintilar icin
www.hataytiyatro.com

Çarşamba, Ocak 24, 2007

Hrant Dink'i ugurladik

Hrant Kardeşliği

Hrant Dink'in cenaze toreni





























Ülkeni terketmedin.

Rakel Dink'in sevgilisi Hrant Dink'i uğurlarken yaptığı konuşma...
Sevgili dostlar, bugün bedenimin yarsını, sevgilimi, çocuklarımın babasını, ailemizin büyüğünü, sizin kardeşinizi uğurluyoruz. Sağdakine soldakine, öndekine, arkadakine rahatsızlık vermeden, saygısızlık yapmadan, sloganlar atmadan ve pankartlar açmadan sessiz bir saygı yürüyüşü gerçekleştiriyoruz. Bugün sessizlik ile büyük bir ses yükselteceğiz. Yaşı kaç olursa olsun, 17 veya 27 olsun, katil kim olursa olsun bir zamanlar bebek olduğunu da biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratmayı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim. Sevgilim! Bedenin yaşlanmadan, daha hasta olmadan, sevdiklerine doyamadan gittin. Biz de geleceğiz sevgilim, o eşsiz cennete...Oraya yalnız sevgi girer. Orada gerçek sevgiyle bir arada ebediyen yaşayacağız. Kimseyi kıskanmayan, öldürmeyen, aşağılamayan, kin tutmayan, bağışlayan, kardeşini sayan, bir sevgi, Mesih’te bulunan sevgi... Hangi karanlık yaptıklarını, söylediklerini unutturabilir Sevgilim! Korku mu? Yaşam mı? Zulüm mü? Dünyanın zevki sefhası mı? Yoksa ölüm mü Sevgilim? Ben de sana yazdım, aşk mektubunu Sevgilim! Bunları yazmak zor oldu Sevgilim! Onun için dokunulmazlar yoktu. Büyük bir bedel ödedi. Nefretle hakaretle, kanı kandan üstün tutarak güzel gelecekler olmaz kardeşlerim. Kanı kandan üstün tutmak olmaz kardeşlerim... Bedeni daha yaşlanmadan sevdiklerinden aniden ayrıldı. Biz de geleceğiz sevgilim. Oraya sadece sevgi girer. Orda gerçek sevgi ile bir arada ebedi cennete ulaşağız. Kimseyi kıskanmayan kimsenin malında gözü olmayan sevgi kardeşin hakkında gözü olmayan sevgi. Ah sevgilim yaptıklarını konuştuklarını kim unutturabilir sevgilim! Korku unutturabilir mi? Yaşam mı? Zulüm mü? Zevk-i sefa mı? Yoksa Ölüm mü? Hiçbiri sevgilim. Sevdiklerinden ayrıldın çocuklarından ayrıldın? Kucağımdan ayrıldın ama ülkenden ayrılmadın sevgilim Kardeşlerim, onun dostluğa olan sevgisi onu buraya getirdi. Korkuya meydan okuyan sevgisi onu büyüttü. Diyorlar ki, o büyük bir adam. Size soruyorum, o büyük mü doğdu, o da bizim gibi doğdu. O da topraktandı, bizim gibi çürüyen bir beden, gözlerindeki sevgi onu büyük yaptı. İnsan kendiliğinden büyük olmaz, insanı yaptıkları büyük yapar. Evet o büyük oldu, çünkü büyük düşündü, büyük söyledi. Sessizce büyük konuştunuz. Siz de büyüksünüz. Bu kadarla yetinmeyin. Nefretle, hakaretle, kanı kandan üstün tutarak kardeşlik olmaz."

Pazartesi, Ocak 22, 2007

CInayet aksami Agos Gazetesi'nin onu

Etiketler:

Pazar, Ocak 21, 2007

Sahip cikamadik



Kardesce bir yasamin savunucusu Hrant Dink aramizdan alindi. Goz gore gore. Faillerin kimler oldugunu, Hrant'i neden hedef aldiklarini, neden onu korumaya gucumuz yetmedigini cogumuz farkindayiz aslinda. Fazla soze gerek var mi yok mu bilmiyorum. Hicbir seyin Hrant Dink'i geri getirmeyeceginin farkindayim. Cuma saat 15:00'ten itibaren aklimdan gecenleri buraya almam imkansiz. Belki, cinayetin islendigi aksam Agos Gazetesi'nin onunde toplanan insanlarin buyuk uzuntusunu ve yogun dayanisma duygusuna etigim tanikligi aktarmaya calisacagim aklimdan gelen dusuncelerle, cektigim fotograflar ve kaydettigim goruntulerle. Bu cinayetin son olmasini isterken Hrant Dink'in ailesine ve yakinlarina bassagligi diliyorum.

Google
 
Web alterblogalisation.blogspot.com

Alterblogalisation

↑ Grab this Headline Animator