Baska turlu bir sey benim istedigim, Ne agaca benzer, ne buluta benzer; Burasi gibi degil gidecegim memleket, Denizi ayri deniz, havasi ayri hava; Nerde gorduklerim, nerde o bekledigim kiz| Rengi baska,tadi baska. CAN YUCEL

Pazartesi, Temmuz 31, 2006

Bozcaada Yeşiller Buluşması


Sevgili Yeşiller ve Yeşil Dostları,
Her yıl düzenlediğimiz Bozcaada Yeşiller Buluşması’nı bu yıl da yine ağustos ayı sonunda, 30 Ağustos ve 3 Eylül tarihleri arasında, Bozcaada’nın Ayazma-Sulubahçe sahilinde gerçekleştiriyoruz.
Keyifli sohbetler, atölye çalışmaları, mini konserler, rüzgar güllerini ziyaret gibi çeşitli etkinlikler öngörüyoruz.
Bu yıl atölye çalışmalarında küresel iklim değişikliği, kadın, çevre, kentleşme politikaları ve yerel demokrasi gibi konuların tartışılması düşünülüyor. Atölye çalışmaları için sizler de öneri getirebilir veya sunum yapabilirsiniz. Katkılarınızı bekliyoruz.
İstanbul'dan bir otobüs kaldırılacak. Buluşmaya katılmak isteyenler, şimdiden başvurup adını yazdırabilir.
Ayrıntılı program ve diğer bilgiler bir sonraki duyuruda...
Yeşiller
BİLGİ VE İLETİŞİM
Buluşmaya katılmak isteyenlerin isim yazdırmak için, İstanbul’dan otobüs organizasyonuna katılmak isteyenlerin ve çadırda konaklamak isteyenlerin ise yer ayırtmak için 10 Ağustosa kadar aramalarını veya e-posta göndermelerini rica ediyoruz.
E-posta: yesillerinfo@yesiller.org
web sitesi:www.yesiller.org
Yeşil Oda: 212-283 43 33
Organizasyon Sorumluları: Nermin Saatçioğlu 0537 348 89 49
Selda Arzuman 0533 362 02 13

Perşembe, Temmuz 27, 2006

Lubnan-Vahit Akca

ABD ve Baris- Vahit Akca

Çarşamba, Temmuz 26, 2006

Yalvariyorum-Yilmaz Erdogan


24 Temmuz 2006 Hurriyet
BU bir mektup.Kuş, güvercin kanadına yazıldı.Kimin vicdanına konarsa o okusun diye.Ölüm üzerine...Mayın üzerine...Kürt meselesi... Türk meselesi üzerine.Güzel kelimeler... Ve çirkin kelimeler üzerine.Ölüme doğru yapılan bu korkusuz koşudan korkuyorum. Mayınlarla parçalanan kardeş cesetleri odamda, yanıbaşımda duruyorlar. Yazdığım her kelimeye daha bir dikkatle bakıyorlar. Onlar dün parçalandılar.Yazıklar olsun diye başlıyor aklıma gelen her cümle şimdi. Yazıklar oluyor zira, insanın biriktirdiği en güzel şeylere.Yazıklar oluyor, bir çocuğun Kürtçe, Türkçe veya her ne hal ve her ne dilde ise gülümsemesine...HER SİLAH ÖLDÜRÜR AMA MAYINDAN KAHPESİ YOKTURSevgiliye hediye almaya, pazar alışverişine çıkmaya, bir bebek sahibi olmaya, sigarayı bırakmaya, piknik yapmaya, bir insanı her şeyden çok sevmeye.... Yazıklar oluyor...Yazıklar oluyor hayatın bizzat kendisine.Yapmayın!Mayınlar döşemeyin geleceğinizin güzergáhına. Bu kalleşin ne zaman patlayacağı belli olmaz. Bazen yıllar sonra, bir küçük kız çocuğu çiçek toplarken denk gelir, bazen yirmi yaşındayken ve daha önce hiç görmediğin bir yerde, daha önce hiç tanımadığın insanların arasında hem anayasal hem siyasal hem mukaddes bir yolculuk sırasında....İnsanoğlu her melaneti icat etti; ama mayından kahpesi yoktur.Her silah öldürebilir, her zaman öldürme potansiyeli taşır; ama mayın MUTLAKA ÖLDÜRÜR. Mayın ıskalamaz! O birini mutlaka öldürür! Uğursuz bir pusuya yatar ve patlayana kadar, bir can üstüne basana kadar bekler. İnsanın icat ettiği EN ÇİRKİN şey silahtır. Ve silahların EN ÇİRKİNİ MAYINDIR! Sebebini unuttum kavganın ve umurumda da değil siyasi tartışmalar. Bir tek şey için dua ediyorum her gece, her gündüz: Kimse genç ölmesin dağlarımızda.EN GÜZEL KELİME 'BARIŞ' ARTIK SOYTARI KELİMESilahlar susmadan sebebi konuşmaya imkán da yok lüzum da. Aklın sesi, akılsızlık susmadıkça duyulmuyor. Ve o zaman akla sadece DURUN demek geliyor. Hemen şimdi DURUN! Hiçbir haber geçmiyor ajanslar artık, ölümsüz. İçinde acı olmayan gecemiz yok..Ne oldu diyorum yine, kim hangi korkunun, hangi uğursuz hesabın peşinde diye...Barış artık soytarı bir kelime... Her ağızda var; ama hiçbir yerde yok. Nerede bu barış? O, insanın icat ettiği EN GÜZEL kelime. Ama kelimelerle ne isterseniz onu yaparsınız. Barış dersiniz; ama savaş manasınadır. Hatta bütün savaşlar barış için yapılır. Ve herkes adil bir barış için savaşır. Ve akıl der ki, aslında savaşmıyorsanız barışmaya başlamışsınız demektir. Bir barış için yapılması gereken ilk ve belki de tek şey savaşmamaktır.Silahlar patlamaya başlamışsa orada insanın bulduğu güzel kelimeler orayı terk eder. SEVDADAN GAYRISINA AĞIDIMIZ OLMASINKelimeler de ölür bazen... Ve kelime cesetleriyle yaşanmaya başlar hayat.O kelimelerin, o cesetlerin... Nece olduğu, yani bu ölülerin ölürken son nefeslerinde hangi dilde konuştukları artık akılsızlığın gölgesinde soğuyan HAYATIN, YAŞAMANIN ta kendisidir. Ölen yirmisindedir. Artık, ardından söylenen ağıtlar kalır.Ve Anadolu'da ağıt sıkıntısı yoktur. Kürtçe'de de, Türkçe'de de binlerce ağıt vardır. Hatta aynı ağıtın hem Kürtçe'si hem Türkçe'si vardır. Yürek yakmak iyi bir işse, ikisi de eşit derecede yürek yakmaktadır. Ama yüreğimizde artık dağlanacak yer kalmamıştır.Sevdadan gayrısına ağıdımız olmasın artık.Şimdi hepinizin huzurunda yalvarmak istiyorum. Gördüm anladım, yapacak hiçbir şey kalmadıysa yalvarıyorum işte. Kendimi küçük düşürmek istiyorum. Taviz vermek istiyorum. Kimin elinde bu kanı durduracak bir güç varsa, ister şeytana tapsın ister puta, ister bir tek Allah'a...DİZLERİMİN ÜSTÜNE ÇÖKTÜM YALVARIYORUMKimin dudaklarının ucundaysa bunca gencecik hayat, ben ona yalvarmak istiyorum.Ne olur? Bu işi durdur. Ben siyaset miyasetten bahsetmiyorum. Dizlerimin üstüne çöktüm, "Bu genç ölümleri durdur" diyorum. Kimse ateş etmesin kimseye.Hiçbir gerekçeyle.Hatta kendini savunmak için bile...Çünkü savunmaya başlayana kadar masumsun ve masum güzel bir kelime, masum kal...Kim hangi mayının yerini biliyorsa yalvarırım söylesin. Bir káğıda yazsın, bir şişeye koysun, suya salsın söylesin. Kim hangi mayının yerini biliyorsa, kimin gücü yetiyorsa olası ölümlere engel olmaya, ona yalvarıyorum işte.İster şeytana tapsın ister puta, ister oralı olsun ister bizim buralı. Gücü yetiyorsa eğer durdursun bu işi.Ben, bir yurttaş, bir insan olarak kendimi küçük düşürüyorum.İşte açık açık yalvarıyorum, durdursun durdurmaya gücü yeten. Süresiz ve sonsuza kadar. Yalvarıyorum.Dizlerimin üstüne de çöktüm ve ağlıyorum işte.YAZGI BİRİNİ KIŞLAYA BİRİNİ DAĞLARA GÖTÜRMÜŞSonra sabahlara kadar tartışalım. Ama şimdi durdur. Yalvarırım.Gençler, çocuklar ölüyor, hepsi kardeş, hepsinde aynı muska, aynı yazgı, aynı televizyon, aynı futbol, aynı hayat...Hepsinin gerisinde dualara bürünmüş paramparça bir sevdalı.Hepsi genç, hepsi güzel... Hepsi Türk, Hepsi Kürt... Gençler... Yazgının biri kışlaya, diğeri dağlara götürmüş...Kürtçe'de "cehel" derler. Kulağa cahil gibi gelir; ama "henüz bilmez" manasındadır, henüz yolun başında manasında...Yalvarırım ne olacak...Benden ne eksiltecekse bu yakarış eksiltsin, maksat hayat çoğalsın bu dünya cennetinde.Bir yangında hep güzel kelimeler yanarken, çirkinleri hayatta kalır...Kınamak, sövmek, hangi haklı gerekçeyle olursa olsun yangına körükle gitmek. Ben kimseyi kınamıyorum, ben kimseye sövmüyorum, ben bu işin tamamını SEVMİYORUM.Kurtulalım istiyorum bu vebadan. Kimseyi haklı bulmuyorum, kimseyi haksız bulmuyorum. Küstüm.'MIRIN' DENİR KÜRTÇE'DE 'ÖLÜM'DÜR TÜRKÇE'DEKonuşmuyorum bu konuyu...Silahlar susana kadar "SİLAHLAR SUSSUN"dan başka konu konuşmak istemiyorum... İstemiyoruz.Ölmenin, öldürmenin hiçbir türünü, çeşidini sevmiyorum. Ben genç bir hayat kurtulsun istiyorum her tür kavgadan.Hatta kavgayı öven şiirlerden bile uzak dursun istiyorum. Her çocuk çirkin kelimelerden uzakta yaşasın istiyorum.Eğer o kelime çirkinse, çirkinin hizmetindeyse, Kürtçe söylemişin, Türkçe söylemişin çıfayda...Hiçbir dil çirkin bir kelimeyi güzelleştiremez. Ölüm her dilde çirkin bir kelimedir. "Mırın" denir Kürtçe'de.Anadolu'da konuşulan bütün dillerde karşılığı vardır. Bunların içinde resmi olan "ölüm"dür. Türkçe'dir. Ve ölüm kelimesi, resmi ya da gayri resmi her dilde eşit derecede çirkindir."Yaşam"a gelince....Kelimelerin en şahanelerinden. İçi açık açık ve kelimenin her manasıyla "hayat" doludur...Ve hayat, varlığından emin olduğumuz tek şeydir...DİL, BİR OLUŞLAR ZİNCİRİNİN SONUCUDUR Kürtçe'de "jiyan" denir.Yaşam, her dildeki en güzel kelimedir. Belki bir tek rakibi vardır, o da "aşk"tır elbette. Aşk...Kürtçe'de "evin" denir. Bu kelimelerin içinde resmi olan "aşk"tır; ama aşk kelimesi her dilde eşit derecede güzeldir. Anadolu'da en az iki kişinin birbiriyle konuşup anlaştığı bir dil varsa ben onu bile öğrenmek istiyorum. Sadece iki kişi bir dil icat etsin, ben çok merak ederim onu. Çünkü bu iş öyle kolay değildir. Dil yani lenguiç, çok geniş ve karmaşık bir sesler organizasyonudur. Ve bir dilin oluşması, hiç kimsenin tasarlamasına imkán bulunmayan ve yüzyıllar boyu süren bir olaylar, oluşlar zincirinin sonucudur. Bazı insanlar başka seslerle, bazıları başka seslerle anlaşırlar...O sesler onların bünyelerinden, yani hayatlarının, kuşaklar boyu yaşamışlıklarının içinden süzülerek akar.Sonuç her zaman mükemmeldir. Çünkü bir dilin yapımında milyon, milyar insanın katkısı vardır ve bu katkı o insanlar yaşadıkça devam eder. 'ACI'NIN YANINA 'ŞİFA' 'İNTİKAM'A 'BAĞIŞLAMA' İşte bu yüzden bütün diller, insanoğlunun en büyük, en mucizevi eserleridirler. Ve dil akışkan bir şey, düpedüz bir nehirdir. Bünyesine uyan her su içine akar. Her dilde başka dilden göçmen kelimeler vardır. Onlar o dilin yurttaşı olurlar sonra. Buna bazısı yozlaşma der; ama "yozlaşma" zaten çirkin bir kelimedir. Güzel dil ya da çirkin dil diye bir şey yoktur. Hepsi şaşılası bir kolektif çabanın ürünü, birer insan harikasıdır.Güzel kelimeler vardır, çirkin kelimeler vardır. Ve bunlar bütün dillere eşit sayıda yayılmıştır. Her çirkin kelimenin yanına bir tane iyisini eş edeceğiz. "Acı"nın yanına "şifa", "zor"un yanına "çaba", "intikam"ın yanına "bağışlama"...."Ölüm"ün yanına "hayat"! Sivil olan, sivil hakların geliştirilmesini isteyen bir yurttaş, silaha hiçbir zaman elini sürmemelidir.Haklılığını sivilliğinden alan kişi sivillikten vazgeçerse haklı olmaktan da vazgeçer...RESMİ OLANI TÜRKÇE'DİR AMA HEPSİ ÖZGÜRDÜRArtık sivil de değildir haklı da. Bir dilde manası çirkin olan, yani çirkin bir şeye isim veya duruma sıfat olan kelime sayısı artmışsa işte o zaman o dil, evet "yozlaşıyor" demektir.Dil yani lenguiç, iyi kullanılmazsa tehlikeli olur.Çünkü dil, her türlü kullanıma müsait mükemmel bir ses organizasyonudur. İnsanları başkalaştırır. Ama "başka"dan korkmaya gerek yoktur. "Başka" güzel bir kelimedir. Çünkü aslında aynı dili konuşan, konuşmayan herkes "BAŞKA"dır. Ve başka, başkalık güzeldir. Başkasının başkalığıyla birleşiriz ve bu birleşme bazen AŞK diye patlar. Ve aşk nerede olursa olsun kendisi dışındaki her şeyi önemsizleştirir.Biz kendi bahçemizdeki dillerin hepsini bilek, öğrenek, bir de üstüne İngilizce, Fransızca filan çakıp dünyanın karşısına çıkak. Diyek ki bizim bahçede insanoğlunun şu kadar senede imal ve muhafaza ettiği diller, hazineler var!Süryanice var, Keldanice var, daha araştırsak bulacaklarımız var...Bunların içinde resmi olanı Türkçe'dir.Ama hepsi Türkçe kadar özgürdür diyelim.KÜRTÇE'Yİ CENDEREDEN TÜRKÇE KURTARACAKTIR(Hem belki diğer dişlerini de yaptırmasına yardım edebiliriz şu tek dişli, tek taşlı medeniyetin.... "BİZ"i düzeltirsek herkesi düzeltiriz.)Hepimizin eşit derecede duyacağı bir gururla dünyaya diyelim ki: Bizzat Türkçe'nin kendisi diğer dillerimizin güvencesidir. Çünkü onları özgürleştiren şeyler Türkçe yazılacaktır.Türkçe bizim ortak dilimizdir ve ortak kimliğimizi oluşturur. Ve Türkçe, güzel kelimeleriyle her şeyi iyileştirebilir. Kürtçe'yi bu cendereden çıkarabilir.Alır bu Mezopotamyalı kardeşini, önce yaralarını iyileştirir.Onu özgürleştirir...Kürtçe'yi, korku salan, öfke çağrıştıran bir meselenin parçası olmaktan, bu hiç hak etmediği yankısından Türkçe kurtaracaktır.Çünkü DİL güncel bir mesele değildir. Güncel bir kavganın konusu olması, hiç hak etmediğimiz bir trajedidir. Ve kavga da (ki Kürtçe şer denir), trajedi de (ki ona Kürtçe'de de trajedi denir) çirkin kelimelerdir. Elbette bütün kelimelerle ilgili kullandığım "güzel" ve "çirkin" kelimeleri tırnak içindedir. Bazı tırnak kalın, bazısı incedir; ama hepsi tırnak içindedir. Çünkü asıl güzel olması gereken, kelimelere yön veren mekanizmadır ve bildiğim kadarıyla ona da akıl denir. TAKATİMİN SONUNDAYIM ELİMDE SADE KELİMELERAkıl dilin patronudur ve hiçbir zaman ve hiçbir koşulda yetkilerini akılsızlığa, öfkeye devretmemelidir. Bu bir mektup.Kanamalı bir güvercinin kanadına yazıldı.Hangi yüreğe konarsa o okusun ve bu ölümcül gidişi durdurmak için yapabileceği bir şey varsa hemen şimdi yapsın diye yazıldı.Ölüm üzerine...Mayın üzerine yazıldı.Kürtçe meselesi, Türkçe meselesi üzerine bir yakarış bu.Ben... Yani kalemden başka silah, vicdanından başka pusula tanımayan, bilmeyen ben... Ne elimde dünyayı kurtaracak bir bilgi var, ne düşleri aydınlatacak bir lamba...Elimde sade kelimeler...Dizlerimin üstüne çöktüm, ağlıyorum. Takatimin sonundayım ve durun diyebiliyorum sadece.Yalvarırım... Durun!Durdurun!
Yılmaz ERDOĞAN

Pazartesi, Temmuz 24, 2006

3 maymun-Vahit Akca

Cumartesi, Temmuz 22, 2006

Filistin-Vahit Akca

Turcek gonullusu


GÖNÜLLÜ ARKADAS ARANIYORKÜTÜPHANEMIZi DÜZENLEMEK ISTIYORUZ
* Kütüphanecilik bilgisi olan*
MS Office Kullanabilen
* Yaklasik 1 ay boyunca haftada 2 gününü bize ayirabilecek.
* Yukaiýdaki zamanin disinda, ihtiyaç duyduðumuzda bize danismanlikyapabilecek
* Genel Sekreterlige bagli çalisacak
* Kütüphanemizi düzenleyecek
* Kitaplara kayit numarasi vererek kaydedecek* Yeni kitaplar kazandiracak Takim arkadasi arýyoruz.Irtibat için:
Lale ErtuþGönüllü Kaynak Yönetimi
email: lale@turcek.org.tr
Türkiye Çevre Koruma ve Yesillendirme Kurumu - TÜRÇEKAdres: Mühürdarbagi Sok Ender Apt. No:6/3 Kadiköy/ÝSTANBULTel : 0 216 338 00 17Fax: 0 216 330 41 55Tel : (216) 338 00 17Web : www.turcek.org.tr

Cuma, Temmuz 21, 2006

Lubnan-Vahit Akca

Yasamak- Vahit Akca

Cumartesi, Temmuz 08, 2006

Timur Danis/Git Dergisi Uc yil önce ütopyalar kampina katilmistik. Bu vesile ile karaburun u daha yakindan tanima firsati buldum. Kasabanin üstündeki tepenin zirvesine çiktim, sahilde kaya yürüyüsleri yaptim. Bu sirada göz ucuyla da olsa ütopyalar tartismalarini da izledim.. Toplantilara iyi katilim vardi ama ilerleyen günlerde katilim azaldi çünkü özellikle genç katilimcilarin parasi bitmeye basladi. Gecen yil icin biz Git dergisi olarak "Karaburun'da Kazan Kaynatiyoz" yapmak istedik. Temmuz basinda karaburun'a gidip menekse mevkiine cadirimizi kurduk, ütopyalar kolaylastiricilari ile temas edip tüp, tencere, kepce bulduk. Bir de masa. Aksam yemeklerini kazanimizda kaynatmaya basladik. Bir de sabah kahvaltisi organize ediyorduk. Bir gece de limanda karaburunlu bir arkadasimiz bize balik yapti. sbah kahvalti ve aksam yemegini günde 2-5 milyon liraya hallettik. yemek yenip de bulasiklar yikaninca kücük bir toplanti yapip ertesi gün yiyeceklerimizi kararlastiriyor, alisverisi yapacaklari, kazanikaynatacaklari, bulasigi yikayacaklari tesbit ediyorduk. Bir de günün masraflarini yapan harcadigi parayi katilimcil sayisina bölüp buldugu rakami topluyordu. 15 kisi kadar katilimcinin oldugu "Karaburun 'da kazan kaynatiyoz" 2005 'in son günü ütopyalar toplantisinin yapildi motelin bahcesine, deniz kenarina kazanimizi kurup, sebzelerimizi icine atip kaynattik. Toplanti katilimcilarindan meyve icki ikramlari da gelince harika bir kalnasmamiz oldu. buyil karaburun da kazan kaynatiyoz-2006 da bulusmak üzere.
Iletisim icin
e-posta: git@leman.com.tr

Utopya

Ütopya Toplantıları 1994 yılından bu yana yapiliyor. Bugüne kadar yapılan toplantılarda genel olarak ütopya kavramı, "Verili Ütopyalar", "Endüstriyalizm", "Bilim, Teknoloji Tartışmaları", "Enerji", "Kent", "Ekoloji", "Aile", "Kurumsal Ütopyalar", "Sağlık", "Eğitim", "Ütopyalarda Günlük Yaşam", "Günlük Yaşam Ütopyaları", "Uzmanlık", "Boş Zamanlar", "Kaos ve Ütopya", "21. Yüzyıl Ütopyaları", "Modernizm-Postmodernizm" gibi konu başlıkları tartışilmis. 13. Utopyalar Toplantisi 3-9 Temmuz tarihleri arasinda Karaburun'da yapiliyor. Bu senenin cerceve konusu "Sol Utopya". Utopyacilar ile bir e-soylesi yapmayi planlamistim ama maalesef sorularima yanit alamadim.Eger e-postadan kaynakli bir sorun ise yapacagimiz bir sey yok. Toplantilarin son iki gunu. Yine de haftasonu programini bulabilirsiniz.
Ayrica Git Dergisi Karaburun'da Toplantilar boyunca kazan kaynatacakti. Git'ten Timur Danis'in davetini yukarida bulabilirsiniz.
Cizgiler:Vahit Akca

8 TEMMUZ CUMARTESI:
Sabah Sohbeti
Saat: 11.00-12.00
Kadir Dadan Tüketimden Üretime
Saat: 14.00
Ender Helvacioglu, Sol Ütopyayi Gerçege Dönüstürmek
Erkin Özalp: Ütopyaya Ihtiyaç Birakmamak
Semih Koray, Gerçeklik ve Ütopya
Ihsan Çaralan, Teknoloji ve Isçi Sinifi
Tolga Yarman Belli Belirsiz, Ama Biteviye Yasanan, Bir Yerlesik - Göçer Ayrismasinda, Yozlasip Göçen,Apartma, "Sol Ütopya": Ayaklari Yerde, Tahlil ve Tasarým Yetmezliði
Akþam Sohbeti
Saat 22.00
Gediz Akdeniz "Tam Günes Tutulmasinda Karakefali Ütopyasi"
9 TEMMUZ PAZAR:
Sabah Sohbeti
Saat: 11.00-12.30
Rana Arýbaþ ve Kerim Kurucu Özgürlükçü ve Ütopik Sol
Saat: 14.00
Degerlendirme ve kapanis
Daha fazla bilgi icin:

Pazar, Temmuz 02, 2006

Kitap toplama


Kitap Toplama kampanyasi ile projemize destek vermek ister misiniz...
"Bizim Köye Kütüphane (Okuma Odasi)" Kitap toplama kampanyasi vereceginiz bukatki ile beldedeki gençlerin sosyo-kültürel gelisimlerine inanilmaz katkiniz olacaktir. Projemizi Adýyaman'in Besni Ilçesi Üçgöz beldesi Üçgöz ilkögretim okulunda uygulayacagiz. Yapacagimiz bu kütüphane o beldenin ve okulun ilk kütüphanesi olacak ve gençlere inanilmaz katkilar saglayacak. Iç donanimini yaptik kitaplari beklemekteyiz. Universiteye hazirlanan gençlerimize uygun mekan ve kaynak saglamak, üniversite konusunda gençlere rehberlik hizmeti saglamak ve ayný zamanda gençlerin sosyal kapasitelerini artirici faaliyetler yaparak köyümüzdeki gençlerin kisisel gelisimine yardimci olmak amacindayiz. ''Bizim Köye Kütüphane ( Okuma Odasý )'' adlý projemizle sadece gençlerimizi egitmekle kalmayýp o bölgede yasayan insanlarimiza rehber görevi görecektir.Göndereceginiz kitaplar Aras kargo ile karsi ödemeli göndererek destek verebilir misiniz. Sadece fazla kitaplarinizi bekliyoruz... Aras kargo Adiyaman Besni Subesi alici: " Bizim Köye Kütüphane" projesiHüseyin Bali (karsi ödemeli) 70880 nolu kampanya(bunu yazarsaniz iskontoluödüyoruz)
BELDEMIZDEKI ILKOGRETIM OKULU IÇIN IHTIYAÇ DUYULAN KITAPLAR;
Renkli büyük puntolu hikaye kitaplari · Tubitak yayinlari( elinizde olan okumadiginiz yayinlari olabilir)
Roman(dünya klasikleri, Türk edebiyatçilari, günümüz yazarlarin kitaplari) ençok buna ihtiyaç vardir.
Tarim kitaplari
Saglik kitaplari
Tarih kitaplari
Hüseyin Bali GSGP Gaziantep Il Asistani0544 314 8185

Google
 
Web alterblogalisation.blogspot.com

Alterblogalisation

↑ Grab this Headline Animator